Ana sayfa Arama Motorları 70-20-10 Modeli ve Yaratıcı Düşünce

70-20-10 Modeli ve Yaratıcı Düşünce

8
0

Eğitimde 70-20-10 Modeli’ ile Yaratıcı Düşünceyi Besleyen Stratejiler Oluşturma

Erteleme alışkanlığının yapılan planların önüne geçmesi ve artan konfor alanından yayılan rahatlık düşünüldüğünde, yeni başlangıçlar yapmak kimi zaman oldukça zordur. Alışkanlıklar ve konfor alanı sebebiyle de bazen değişim zor kabul edilebilir ya da öngörülebilir olmaktadır.

1960’lı yıllarda Toronto Üniversitesi Profesörlerinden Allen Tough, yetişkinlerin öğrenme biçimlerini inceleyerek, ögrenmenin büyük oranda (%70) kişinin kendisini yönlendirmesi ile oluştuğunu ve işyerinde gerçekleştiğini tespit ederek kendi bakış açısıyla 70-20-10 eğitim modelinin temelini oluşturmuştur.

1986 yılında, insanların nasıl öğrendiklerini anlamak için 70-20-10 modelini geliştiren 3 araştırmacı (Morgan McCall, Michael M. Lombardo ve Robert A. Eichinger) bilgilerin %70’inin iş başında, işi yaparak, bu süreçte iletişim ve paylaşımda bulunarak, %20’sinin informal yollarla meslektaşlardan öğrenerek, gözlemleyerek, ve %10’unun ise formal yollarla düzenli eğitimler alarak kazanıldığını açıkladı.

Eğitimde 70-20-10 Modeli’ ile neleri değiştirebiliriz? 

“Gelecek planlarımızı” uygulamaya taşıdığımızda artık beynimiz, bizleri sorumluluk bilinci ile işi erteleme ataletinden kurtarmayı sağlıyor.  

Zamanın %70’ini mevcut işlere harcamakgeri kalan %20’yi sonraki işlere ya da başka bir deyişle işi denemek için prototip aşamasındaki çalışmalara ayırmak ve %10’u ise yaratıcılığı arttırmak ve beyin fırtınası gibi gelecekte potansiyel oluşturacak yaratıcı fikirlere (şimdi ve sonraki yeni fikirler şeklinde ) ayırma şeklinde çalışmalar geliştirilmektedir  

Günümüzde işletmelerde ‘70-20-10 Modeli’ yaygın olarak iki alanda kullanılıyor:

  • Eğitim ve Gelişim:1960’lardan günümüze kadar olan gözlem ve araştırmalara dayanılarak geliştirilmiştir.
  • Yenilik ve İnovasyon:Öncülüğünü Eric Schmidt‘in yaptığı ve 2005 yılında Google‘a uyarladığı “iş kaynak yönetim modeli”dir.

Belirli oranda yaratıcılığa odaklı, yaratıcı düşünceyi besleyen stratejiler geliştirmek rekabette avantajlı olmayı sağlıyor!

Örneğin, Coca-Cola’nın pazarlamadan sorumlu Başkan Yardımcısı Joseph Tripodi, 70-20-10 modeliyle çalışmayı tercih ettiklerini şu şekilde açıklamıştı:

“Bütçemizin %70’ini pazarda işe yaradığını bildiğimiz alanlara; yüzde 20’sini bu yüzde 70’i geliştirmek için inovasyon süreçlerini geliştirmek için harcıyoruz. Geri kalan yüzde 10’unu sadece deneylere ayırıyoruz. Yeni şeyler denemek, başarısız olmak, hatalardan ders almak ve yeniden denemek için kullanıyoruz. Biz böyle taze kalıyoruz.”

Google, mühendislerine haftalık mesai saatinin %20’sinde istedikleri bir konu üzerinde çalışmaları için fırsat sunuyor. Şaşırtıcı sonuç şu ki; yaratılan ürünlerin yaklaşık %50’si bu sürede ortaya çıkarılıyor!

Philip Morris Sabancı Şirketi’nin Türkiye’deki e-öğrenme platformundaki 70-20-10 eğitim modeline göre, gelişimin yüzde 70’i farklı görevler, projeler ve zorlu deneyimlerden oluşuyor. Yüzde 20’lik bölüm ise geri bildirimler ve kişileri gözlemleyerek oluşturuluyor. Geri kalan yüzde 10’luk bölüm eğitim, seminerler ve kişilerin paylaşmak istedikleri dokümanlar üzerine kurulu bir yapıyla desteklenmiş.

Örneğin, Nike‘in en popüler ürünleri çalışanın masasında otururken ve CEO’nun rastgele ilgilendikleri “yan projeler”den çıkmıştır.

Dünyada inovasyon kaynaklarının birinci sırasında çalışanlar vardır. İkinci sırada iş ortakları ve üçüncü sırada ise müşteriler gelmektedir. 

Toyota, çalışanlarından yirmi yılda bir milyonun üzerinde yenilikçi fikir almış ve bunlardan işe yarar gördüklerini hayata geçirmiştir. Ama aynı zamanda fikri vereni de ürünün satışına belli oranda ortak etmiştir.

Yazar ve eğitmen Stephen Covey’in de belirttiği gibi çoğu zaman “Pek çoğumuz acil işlere çok fazla vakit harcayıp, önemli olanlara gereken zamanı ayırmamaktayız.”

Siz ne dersiniz?

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here